(bir kimseyi/şeyi) kendi haline bırakmak, karışmamak, dokunmamak.
Let him be, he's doing no harm:
Bırak onu, onun kimseye bir zararı yok.
So let it be: Olsun/haydi öyle olsun.
Let there be light: Ortalık aydınlansın (Işık olsun).
Let there be no mistake about it: Yanlışlık/yanlış anlaşma olmasın = Şu husus iyice bilinsin ki = Bu hususta hiçbir şüphe kalmasın.